Değiş tokuş: ashes to ashes

Muzicons.com


Yenilikler güzel olduğu kadar alışması zaman gerektiren bıdıcıklardır. Ev değiştirdim. Yeni ev, yeni bi hayat tarzı gerektirdi. Yeni ev, yeni oda, yeni düzen...


Ev değiştirmemin bir çok sebebi vardı elbet. Fakat bunu benden daha iyi açıklayan bir Kohlberg var. Kohlberg ahlak kuramında diyor ki; ahlak evrelerden oluşur ve bu evrelerden ikincisi "bireyselcilik, araçsal amaç, değiş tokuş" olarak adlandırılır ve ortalama 6-9 yaşları arasında bu evrededir birey. Kişiye göre doğru olan kurallara yalnızca birinin yakın çıkarına yaradığında uymadır. Adil olan eşit bir değiş tokuş, bir anlaşma, bir pazarlıktır. Eğer sen bir şey yapıyorsan ve bu benim işime yarıyorsa ben de sana karşılığında gerekeni yaparım ha sen bana benim işime yarayacak bir şey yapmıyorsan ben niye sana senin işine yarayanı yapayım. kişinin kendi gereksinme ve çıkarlarına hizmet etmesi pek bir fazla gördüğünüz gibi. 


Kişi olarak pek de bu tarz yaşama uygun biri değilim. Fazlaca paylaşımcı ve hesapsız yaşarım. Kafamda kuruşları düşünerek yaşayamam. Her şeyden karşılık beklemem ve her şeye karşılık vermem gerektiğini düşünmem ama benden beklenenleri az buçuk anlarım ve cevap vermeye çalışırım. 


İşte aynı evin içinde benle tamamen zıt belki de günümüz insanlığına oldukça yakın ama benim devrime oldukça uzak fikirlerin bulunması güç bir durumdu bana göre. 


22 yaşında 9 yaş insanı kafası bu Kohlberg'e göre. Bense bir ad veremiyorum. Etikete gerek yok. Uyum yoksa, huzur yoksa gidebilirsin. 


Zaten bu aralar duruyor olmak canımı çokça sıkıyordu. 


Arkadaşımın dediğine göre ben kokan bir odam varmış. Mutlu...

Ergenlik güzel şey bir de sivilceler olmasa

Hakan Günday' ın Az adlı son romanında okuyup da hayran kaldığım bir ergenlik tanımı var. Ergenlik diyor ayıkmadır. Gerçekleri, etrafta ne olup bittiğini anlamaya başlama dönemidir. Elbet bebeler bu saçma dünyanın saçma düzenini görünce saçmalayacaktır. Hepsi ne oluyo diyerek önce kabuğuna çekilecek yetişkinlerse "benim de cüzdanım çalındı n'olmuş" modunda olacak ve bu bebeleri anlamakta güçlük çekecektir. 
Ergenlik böyledir hakikaten. Önce farkındalığın artar, sonra herkesin kendi hayatını yaşıyor olması seni umursamaması olarak canlanır gözünde. Oysa sen değerlisindir, teksin lan değerlisin tabii. Fakat bunu görmez gözlerin "nasıl olur da insanlar bu kadar kayıtsız olabilire" takılırsın. Yavaş yavaş isyan edersin bu ne boktan düzen dersin. Sonra bakarsın oğlum herkeş kendi hayatını yaşıyor ben de yaşarım mına koyim dersin. Kendi düzenini oturtursun. İsyanın artar artar bağırmalar çağırmalar, soyutlanmalar devam eder ve en sonunda bu duruma; insanların kayıtsızlığına alışmaya başlarsın ve sonunda tepki vermez olursun. İşte buna büyüme denir. Hakan Günday' ın dili gibi olmasa da anlattıklarını anlatmaya çalışıyorum. Sonra diyor ki kendisi işte bundan sonra başlayan evre "yetişkin uysallığı" dır. He dersin. He babam, he canım olursun. Kabullenirsin. İşte bu yüzden ergenlik senin hayatın gerçeklerini anladığın "doğum çapaklarını" attığın bir dönemdir ve belki de özgür bir yaratığa en yakın olduğun dönemdir diyor. Bu döneme saplanıp kalanlar da vardır elbet onlarınki ise çook daha farklı bir hayat...
Ergenliğimi her ne kadar derinlemesine yaşamasam da bu evrelerden az buçuk geçtiğimi düşünüyorum. 


Kızmayın la ergenlere. Sevelim onları. Her yerde ergen küçük ergen gibi laflar. Olmuyo bence. Ben bırakıyorum artık ergenleri. Onlar değerli. Sevelim. Oşkayın onları. Aşırı da üstüne gitmeyin sonra ben bebe miyim derler. Ama onlar ne deve ne kuş unutmayın. Onlar devekuşu. Orkid' den geldilerdi okula onlar dediydi de unutmadım yıllarca. 


Ergenlik güzel şey bir de sivilceler olmasa...

FUNHOUSE

P!NK - Funhouse Mplay

Pinkçiğimin bu şarkısını pek bir seviyorum son günlerde. Ergenliğimin başlarında p!nk deyu dolaşır, kendisini çokça anardım fekat yaş kemale erince, efenime söyleyim biraz oturaklaşıp hanımlaşınca kendini sevmeye devam ettim lakin omg piiiiğnk modumdan da çıktım hani.
Bu şarkısını sevmem aramızdaki buzları eritti sanırım -di mi kız pink.
Ayrıca kısa sarı saçlarıylan da oldukça genç ve enerjik olmuş. Sevdim seni. Beni dinle adam ol ne o öyle pembe saç mı olur zibidi mi olcan ni yapcan gendini bilmez!
Her neyse Pink'e sordum o da beni çok seviyormuş öyle dedi. İnan bossa novacığım öl de ölücem şuracıkta o derece iyi geyik çevirdin dedi.
Ben de  sustum.
Saçını çektim.
Sarı kafa.

Hayallerimi çalıntıya çıkardım

Sessizliği bozarım ama konuşmayı çokça seven biri değilimdir... 

Her ne kadar böyle desem de öğrenemediğim bir şey var ki o da isteklerimi sesli dile getirmemem gerektiği. İsteklerimi, hayallerimi nedense bunu istiyorum diyerek dile getirme özelliğindeyim. Madem çok konuşmuyosun isteklerini de dile getirme di mi...

İşte istekler dile gelir hayallerini çalar başkaları sonra ve senin hayalin başkasının elinde senden hayli uzaktadır o noktada. 

Maddiyata dayalıysa eğer başlangıç noktan çalınmaya çokça müsaittir hatta.

Bugüne dek milyon hayalimi çaldırdım. 

Gelecek planlarımı bile çaldırıyorum.

Bunu neden öğrenemiyorum?

Neden asıl susmam gereken noktalarda konuşuyosam... 

KURAL 1: isteklerini sesli dile getirme

KURAL 2: İsteklerini sesli dile getirme

KURAL 3: İsteklerini sesli dile getirme

KURAL 4: İlk 3 kural ve de bu ihlal edilemez!

Bence en basitten başlayarak yavaş yavaş yalan istekler uydurursam geleceğe dair hayallerimi yaşatabilirim...

Turuncu kıyafetlere bayılıyorum! Turuncuya aşığım her şeyim turuncu olsun istiyorum. Özellikle turuncu pantolonlar ve turuncu çantalar aman tanrım! ne harikalar laaaaan!!!

Asıl geçen süper takılar gördüm hep turunculu böyle takmalık hepsi ufff hemen almam lazım.

Not: Lütfen yukarıdaki dileğimi çalın lütfen lütfen!

Gelecekte hep evde oturmak istiyorum, en büyük hayalim evin demirbaşı olmak!

Her gün pijamalarımı erkenden giyip TV izlemek, sonra uyumak erkenden kalkmak bebelerime İngilizce öğretmek onları böğrüme basıp yavrılarım, guzularım demek istiyorum.

Bu hayalimi en acilinden çaldırmam lazım elimde patlayacak yoksa...

Bunun gibi yöntemler işe yaramaz. Orijinal fikirler çalınmaya müsaittir. Yaratıcılık çaldıra çaldıra körelir. Sonunda tarzın bile çalıntıya çıkar. Hatta çalıntıya çıkmak bile çalınır bi gün. Sonra sen de herkes olursun. Orijinal bir şey bulduğunda çalarsın ve muhteşem bir döngü başlar. Çaldırmaktansa hazır üretilmişi uygularsın olur biter.

Ama hayal hırsızlığı can yakar. Canım yanar benim ama bendim ama ben düşünmüştüm ki deyip kalırım ve o acizlik mi desem müthiş kırgınlık ve burukluk hissi mi desem işte ondan nefret ediyorum. 

yaşar özel geçmesin günümüz çalıyor. 

foto: deviantart

Kokunu niyolayyyuuuwww

Dershanede bi kız bana yeşil çay gibi kokuyosun dedi. Yeşil çay tüketmiyorum fekat iyi bi şey olduğunu biliyorum. Ama yararlı şeyler hep kötü kokar? 

Nassı yani ki diye cevap veriyorum nabız yoklamak babında ferah beeyle limonlu yeşil çay gibi diyo.

Aferin gız diyorum zira parfümum limonlu portakal çiçekli. Severim narenciyeyi. 

Bir insan hakkında tam bir yorum yapmak için kokusunu almak gerekir.
Koku ciddi ip uçları verir.
Ten rengi, yaşam biçimi yediklerimiz bile kokumuzu etkiler ki buradan kişilik tahlili yapmak çok da zor değildir. Adam her gün kebap yiyo mesela, ya da ne bilem pastırma daha çıkmadan affedersin yenisini yiyo ama bakıyosun uzaktan tip 10 üzerinden 10 yanına bi gidiyosun beyyyk!


En güzel koku ten kokusu falan tamam da ama o da içinde mis kokuları sentezleyip farklı bi koku yaratıyo sonuçta. 


Ha bana sorarsan en güzel koku duştan yeni çıkmışlığın kokusudur. Hani böyle çilekli duş jelin üstüne bi de çilekli kremini sürüyosun ficuduna işte o koku. Mis gibi böyle ohh!! kendimi öpesim geliyo yeminlen.


Bir de yeni yıkanmış nevresimde uyumak vardır kiiiii nası zevk verir hafif hafif burnuna gelir yastıktan nevresimden. En sevdiğimden...


Kokuya önem veririm. Ayrıca aşırı duyarlıyımdır da. Koku almam çokça kuvvetlidir. Efenime söyleyim böyle kötü koku içimi kaldırır hemen. O yüzden lütfen blogumu okumadan temizlenin bi güzel, sarımsak yememiş olun mesela. Ben bakıyoz burdan. Ben görüyoz! Biz alıyom kokunuzu.


Aferin len temizsiniz hepiniz.


Severim.